Sekiz ya da bilemedin on kişi için tasarlanmış bir koğuşta ortalama yirmi kişiyiz. Adam başı yaşam alanı üç buçuk metrekare kadar.
Hayır bilgisayarım yok. Bu yazılar tükenmez kalemle yazılıyor, üç kıtaya yayılmış Çarli’nin melekleri tarafından temize çekiliyor. Yorumlarınız bana printout olarak geliyor. Aklıma eserse kenarına bir şeyler karalıyorum. Yazım eciş bücüş olduğundan bazen vahim okuma hataları olabiliyor (“kafa-ve-kampus feminizmi”, “Budizmin işe dönüş öğretisi”). Gözüme çarptıkça düzeltiyorum.
Beş kitaptan fazla bulundurmam yasak. Yabancı dergileri de şimdi kitap saymaya karar verdiler, kütüphanem daha daraldı. O yüzden çoğu şeyi ezbere yazmak zorundayım. Mesela Jüstinyen’in tahta geçiş tarihi 527 mi 528 miydi, 2. Süleyman 2. Ahmet’ten önce mi sonra mıydı, hatırlayamadım. Kusura bakmazsınız umarım.
Çalışma koşullarım ideal değil. Sekiz ya da bilemedin on kişi için tasarlanmış bir koğuşta ortalama yirmi kişiyiz. Adam başı yaşam alanı üç buçuk metrekare kadar. Sabah 9 öğlen 12 arası millet uyurken iki masamızdan birini zaptedip çalışabiliyorum. Bu yazılar artı bir kitap çalışması artı kişisel mektupları o üç saate sığdırmak zorundayım. Vaktim olsa daha yazardım, ne olacak?
Yakında çıkacağım filan yok. Belki Marttan sonra başka cezaevine naklim mümkün olabilir. Menemen T Tipi gerçekten tatsız bir yer. Mahkûmun hayatını elden geldiğince zehir etmeye yönelik bir anlayışla yönetiliyor. Başka yere geçebilsem iyi olacak. Ama koğuş arkadaşlarım iyi. Güzel sohbetler oluyor.