Keyfiyet
Kabak tadı veren yanlışlardan. Keyfiyet “keyfilik” demek değil. Arapça keyfa, yani “nasıl”dan, “nasıllık” demek. Esasen “nitelik” ile eş anlamlı. Daha çok, “bir şeyin ya da olayın özgül niteliklerinin toplamı” gibi. Misal: Keyfiyeti müdür beye arz ettim. Zıddı “kemiyet”tir. Güzel bir kelime, harcanması yazık.
Kapitalizm
“Dünya o kadar tuhaf bir hal aldı ki, kapitalizmin kalesi sayılan ABD’nin müstakbel başkanı tüm serbest ticaret anlaşmalarını yırtacağını söylerken, dünyanın en büyük komünist partisi tarafından yönetilen Çin’in lideri XiJinping, Davos’ta çıkıp serbest ticareti ve globalleşmeyi savunuyor.” Aslı Aydıntaşbaş
TRT günlükleri
Richard Strauss, Capriccio operasının yaylı çalgılar altılısı için prelüdü. Asalet ve ağırbaşlılıkla dolu bir eser. 1942 tarihliymiş. Cücelerin istila ettiği bir dünyada böyle bir dev nasıl yürüyebildi?
İki gün sonra yine Richard Strauss, op.39, no 4 mü 5 mi duyamadım, Befreit adli şarkı. Tüyler ürpertici bir güzellik.
Palm yağı
Başka ülkeleri bilmem, Sri Lanka’da A’dan Z’ye her şeyi palm yağında kızartıyorlar. Her yemekte uzaktan uzağa Reksona tuvalet sabunu tadı duyuluyor. Kanser oranları yüksek miymiş? Hiç sanmam.
Çağdaş hayatın geyikleri bunlar.
İşgücü
Davos’ta demişler ki, kadınların işgücüne katılımında önemli adımlar atılırsa ülkeler çağa ayak uydurabilir, mutlu ve sağlıklı bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerleyebilirmiş. Miş. İyi de, önümüzdeki dönemde istihdam kapasitesinde ve işgücü talebinde feci düşüşler beklenirken kadınlar daha çok çalışsın demek niye? Milyonlarca insanı evine yollarken kadınlara niye öncelik verilmesin? “İşgücüne katılmak” iyi bir şey mi?
Hani kölelik kötüydü?
Demokrasinin sonu
Mounk ve Foa’nın araştırması ne kadar güvenilirdir bilemem. Ama sonuçları dehşet. Dünyanın sayılıülkelerinde 35 yas alti nüfusta “illa ki demokrasi şart” diyenlerin oranı yeri öpüyor; Hollanda ve ABD’de %30 dolayı, İngiltere ve Yeni Zelanda’da %25’in az üstü. Buna karşılık yetmişlik ihtiyarlar arasında demokrasi hala muteber, %70 dolaylarında destek var.
Doğruysa bu iş bitmiş demektir. Demek ki demokrasi tapkınlığı 1930’ların 40’ların krizlerine verilmiş bir konjonktürel tepkiymiş, cağını doldurmuş. Değişmez güdüler olan özgürlük ve güvenlik arayışına artık yeni formüllerle cevap bulmak gerekiyor.
Lastik
Yazılarım neden hep kısa başlayıp durmadan uzuyor?