Gerardus Cremonensis
İtalya’nın Cremona kentinden Gerardus, Avrupa’da bilimlerin içinde bulunduğu içler acısı durumdan yakınarak, Arap kaynaklarını daha yakından incelemek umuduyla 1144 yılında Toledo’ya gitti. Toledo bu tarihten kısa bir süre önce Araplardan Hıristiyanlara geçmişti. Kentte hala Arapça bilen büyük bir nüfus ve – 400.000 kitaplık kütüphanesiyle Avrupa’da bir numara olan Endülüs’teki Kurtuba kadar olmasa da – Araplardan kalma birçok değerli kitaplık vardı. Daha önemlisi, 1080’llerden 1110’lara dek Zaragoza hakimi iken Hıristiyanlara sığınan İbn el-Hud ailesinin mirasçıları 1141’de Toledo’ya yerleşmiş ve muhtemelen dede Yusuf el-Mutemin ibnü Hud’un kütüphanesinden kurtarabildiklerini de kente getirmişti. Zaragoza emiri iken el-Kâmil adlı bir geometri kitabı yazan Yusuf’un kütüphanesinde Euklid’in Elementler’inin, Perge’li Apollonios’un konik kesitler hakkındaki kitabının, Arşimet’in küreler ve dairelere dair risalesinin ve el-Hwarizmi’nin Zîc’ine dair bir eserin bulunduğunu biliyoruz.
Toledo’da kilise yönetimi Gerardus’a çalışmaları için katedrale bitişik bir ofis ve bir ev tahsis etti. El-Hud’ların evi aynı mahallede ve muhtemelen aynı sokaktaydı. Gerardus, Galib adlı birinden Arapça dersi aldı. Galen çevirisinin önsözünden öğrendiğimize göre, “her konuda Arapça kitapların zenginliğinden ve Latinlerin bu konulardaki fakirliğinden keder duyarak”, kente yerleşmeye ve yaşamının geri kalanını Arapçadan çeviri yapmaya adadı. Yaklaşık otuz yılda Latinceye çevirdiği kitapların üçü mantık ve diyalektik, 17’si geometri, 12’si astronomi, 11’i felsefe, 24’ü ise tıp üzerineydi.
Aralarında en ünlüsü Ptolemaios’un Almagestçevirisidir.[1]147/148 yılında İskenderiye’de yazılan eser, 1400 yıl boyunca astronomi biliminin temel referans kaynağı olacaktır. Yeryüzü-merkezli modeli daha sonra aşılacak olsa da, gezegenlerin yörüngesine ilişkin kurduğu matematiksel çerçeve sonraki tüm astronomi çalışmalarının hareket noktasıdır. Batı’da Ptolemaios’un eserinin 6. yüzyılda Boethius tarafından yapılmış kısa özeti bilinmekteydi. Tam metin ilk kez Gerardus tarafından, İshak b. Huneyn ve Sabit b. Kurra’nın 9. yy sonlarında Bağdat’ta yapmış olduğu Arapça çevirisinden çevirildi.[2]
Gerardus’un diğer önemli eseri, Toledo’lu Ebu İshak el-Zarkali’nin 1080 dolayında (henüz kent İslam egemenliğinde iken) hazırladığı Zîc, yani yıldız katalogunun çevirisidir. Bu tablo 1270’lerde yine Toledo’da Kastilya kralı X. Alfonso’nun himmetiyle yenilenecek ve yüzyıllarca Avrupa üniversitelerinde Tabulae Alphonsinaeadıyla referans kitabı olarak okutulacaktır. Bu kaynak sayesinde Batı dillerinde 20. yy sonlarına dek hemen tüm yıldız isimleri Arapça olarak kullanılır. Şu sayfada 200 dolayında isimlik enfes bir liste bulabilirsiniz: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Arabic_star_names#A
Gerardus’un çevirdiği bir başka eser, Kazakistan kökenli Bağdatlı alim El-Farabi’nin Kitab-ı İhsa el-Ulûm’udur. Çağın tüm bilimlerinin özeti niteliğindeki yapıt De Scientiis (“bilimlere dair”) adıyla ünlenmiştir. En azından 13. yy sonlarına dek Paris Üniversitesinde temel ders kitabı olarak okutulduğunu biliyoruz.
Constantinus Africanus
Batı’da tıp eğitiminin piri sayılan Constantinus Tunusludur; muhtemelen Arap ve Müslümandır. Asıl adını bilmiyoruz. Sonradan yazılan bir biyografilerde Mısır’da eğitim gördüğü, Bağdat ve Hindistan’a seyahat ettiği yazar, ancak bu bilgiler güvenilir nitelikte değildir.
1060 yılı dolayında ticaret amacıyla gittiği Salerno’da hastalandı. Tedaviye gelen İtalyan doktorların bilgisizliği karşısında dehşete kapıldı. Yurduna dönüp üç yıl tıp eğitimi aldı; esaslı bir tıp kütüphanesi oluşturduktan sonra kitaplarıyla birlikte Salerno’ya döndü. Burada tıp konusunda bir eser sahibi olan Salerno Piskopos Alfano’nun desteğiyle çeviri çalışmalarına başladı. Salerno kenti Normanlar tarafından zaptedilince Monte Cassino manastırına çekilerek keşiş oldu. Çevirilerini 1090’ların sonuna dek sürdürdü.
Başlıca eseri, İran kökenli Bağdatlı tabip Ali b. Abbas el-Mecusi’nin dev boyutlu bir tıp ansiklopedisi olan Kitab-ı Kâmil’inin kısaltılmış uyarlamasıdır. Batıda Liber Pantegni(“her şeyi kapsayan kitap”) adıyla tanınan eser, 16. yy’a dek Avrupa üniversitelerinde standart ders kitabı olarak okutuldu.[3]
Bunu Ebubekir El-Razi’nin, yine genel bir tıp ansiklopedisi niteliğinde olan Kitab-ı Havi’si (Liber Continens), Galenos’un yüzlerce ciltlik tıp derlemesinin Huneyn b. İshak tarafından yapılan Arapça çevirilerine giriş niteliğindeki Articella, Süleyman b. İshak’ın nabız ve idrar üzerine risaleleri, İshak b. İmran’ın melankoli (depresyon) üzerine eseri ve çeşitli Arap kaynaklarından derleme De Coitu(“Cinsel ilişkiye dair”) kitabı izledi.
Constantinus’un ölümünden sonra talebeleri Arapçadan çeviri çalışmalarını sürdürdüler. 12. yy’ın ilk çeyreğinde Constantinus ekolünün eserleri Salerno’da Articella başlığı altında gün geçtikçe kapsamı genişleyen bir tıp eğitimi müfredatına dönüştü. Yüzyıl sonlarına doğru beş yıllık tıp programı standart hale geldi. 13. yy başlarında beş yıllık tıptan önce üç yıllık mantık ve diyalektik eğitimi ve ardından bir yıl pratik staj zorunlu hale getirildi.
Universitas tabirinin ilk kez 1205 dolayında Bologna’da kullanıldığını biliyoruz. Ancak üniversite kurumunun Bologna’dan bir kuşak önce Salerno’da şekillendiğini, dolayısıyla Konstantin’in izinden yürüyen Salerno tıp mektebinin Avrupa’daki ilk “üniversite” olduğunu söyleyebiliriz.
*
İslam dinini bugün içinde bulunduğu entelektüel sefaletle ya da 7. yüzyılda yaşamış okuryazar olmayan bir Arap liderinin sözlerinden derleme kitapla değerlendirenler, bu bilgilerin ışığında belki konuya biraz daha geniş açıdan bakma imkanı bulabilirler.
[1]Eserin özgün adı Mathematikí Syntaksis’tir. İ Meghistí (“büyük sintaksis”) olarak anılan uzun versiyonu Arapçaya el-Mecistî olarak çevrilmiş, Arapçadan Batı dillerine Almagestus olarak aktarılmıştır. Kısa versiyonu günümüze gelmemiştir.
[2]Almagest’in bir başka Arapça kopyası Gerardus ile aynı yıllarda Henricus Aristippus tarafından Sicilya’dan Salerno’ya getirilmiş ve 1160 dolayında adsız biri tarafından Latinceye çevrilmişti. Ancak bu çeviri yaygınlık kazanamadı. Özgün Yunanca metnin Batı’da bilinen ilk kopyası 1390 dolayında şair Petrarca’nın gayretiyle İstanbul’dan İtalya’ya getirildi ve İstanbullu Manuel Chrysoloras’ın öğrencileri tarafından Latinceye çevirildi. Ancak bu çeviri de yaygınlaşmadığı için, 1462'de Trabzonlu Bessarion'un Avusturyalı Johannes Regiomontanus'a ısmarladığı özet çeviri (Epitome Almagesti) Avrupa'da standart haline gelmiştir. Eserin ilk basımı 1496'da Venedik'te ünlü hümanist Aldus Manutius tarafından gerçekleştirildi.
[3]El-Mecusi’nin eserinin 1127’de Antakyalı Stephanus tarafından yapılan tam çevirisi daha sonra Constantinus’un çevirisinin yerini almıştır.